22 Şubat 2011 Salı

Pakistan'ın Devrimler açısından Dünü Bugünü ve Yarını

Ha geldi ha gelecek, az kaldı, bu sefalet bitecek, dost ve kardeş ülke Pakistan o büyük 22 ailenin sultasından kurtulacak, dayanın ey mücahidin ve yoldaşlar filan derken dost ve kardeş ülke Pakistan devrim trenini kaçıracak  sanki...

Dost ve kardeş ülke Pakistan'ın devrim geçmişi hakkında çok detaylı bir malumatım yok aslında. Kişisel görüşlerimi paylaşmam gerekirse...
-Blog yazarken bile görüşlerimi paylaşmak için (kendimden de olsa) izin istemem çok ilginç geldi bir anda ama konuyu dağıtmamak adına bunu başka blog yazılarıma saklamayı uygun görüyorum-

Dost ve kardeş ülke Pakistan'ın kısa bir geçmişi hakkında bildiklerim:
Zamanında İngilizler'in geldiğini, sonra feci sömürdüklerini, sonra sanayi devrimi ile ve değişen ticaret yolları, kolaylaşan taşımacılık filan derken artık Dost ve kardeş ülke Pakistan'ın zirai rezervlerinin anlamını kaybetmesiyle İngilizlerin burayı terketmesi, giderken yaptıklarını yakıp yıkmaması -ki bu bence dost ve kardeş ülke Pakistan'ın çok büyük bir şansı, yoksa nerede sulama kanalı inşa etmek, nerede içme suyu, konut gibi yaşamsal ihtiyaçların sağlanması, hala İngilizlerin ekmeğini yemekteler çoğu yaşamsal ihtiyaç konusunda-, sonra Afganistan ve Hindistan ile kapışmalar, hiçbir ilerleme olmaması, sonra iç karışıklıklar, sonra Muhammed Cinnah ve Muhammed İkbal sayesinde biraz biraz kıpırdanmalar, sonra iç karışıklıklar, sonra biraz daha kıpırdanmalar, sonra Ziya ül Hak ve kıpırdanmalar, sonra iç karışıklıklar, sonra Benazir Butto ve ne yazık ki biraz kıpırdanmalar ama daha çok iç karışıklıklar ve sonra Asıf Ali Zerdari ve hala karışıklıklar falan filan  derken bugünlere geliyoruz.

Yani, biraz da üzülerek söylüyorum, dost ve kardeş ülke Pakistan'ın karnesi pek bir kötü...
Sanki tam ayağa kalkacaklar iken -ki bu benim iyimserliğim, gerçek olmadığını biliyorum ama dost ve kardeş ülke Pakistan'da yaşayan tüm dost ve kardeşlerim buna inanıyor diyebilirim- birileri kafalarına vurmuş, geri oturtmuş kalkmaya çalıştıkları yere gibi, ama işte değil.

Havadan mı sudan mı, yoksa başka bir şey mi, bilmiyorum, belki çok dervişane yaşadıklarından "kanaatkarlık" dost ve kardeş ülke Pakistan'ın halkını özetleyen bir kelime.

Fakirlikte sınır tanımayan dost ve kardeş ülke Pakistan'ın halkı, halinden çok mutlu aslında. Açıklamam gerekirse:
1) Sadece ateşin keşfedildiği ve daha sonra herhangi bir keşfin yapılmadığı yerler, -cilalı taş devrine henüz geçilmemiş olduğunu söyleyebilirim, zira toprak kaplar veya testiler vs cilalı değil.- [Gökten nimet olarak geldiğine inandığım metal kaşık çatal bıçak ve bardakları başka türlü açıklamam mümkün değil ]
2) Ateşin keşfinden sonra tekerleğin de keşfedildiği yerler, -Tekerlek buralarda karşımıza öküz arabası şeklinde çıkıyor, basit keşifler statüsünde ele alınabilir-
3) Tekerleğin keşfinden sonra yer yer bisikletin de görüldüğü yerler,
4) Bisiklet sonrası dönemi: Gökten düşme sonucu keşfedilen motor ve basit motorlu araçlar
5) Medeniyet dönemi: Toyota ve Honda gibi markalardaki araçları görebildiğiniz yerler
6) İleri seviye: Prado, Hummer, Mercedes, Porsche gibi arabaların görüldüğü yerler

6. (yazıyla altıncı) yani ileri dönem sadece İslamabad, Lahor ve Karachi'nin üst seviyesinde yaklaşık 5000 kişlik bir insan topluluğunun hayatında yer almakta. [Kısa bir matematik işlemiyle 5000 / 180000000 = %0.0027 lik bir bölümü ifade ediyor aslında, 2,77777778 × 10-5  dost ve kardeş ülke Pakistan'ın ihmal edilebilecek bir kısmı]

Neyse, konuya geri dönelim, bunları niye anlattım, ilk 4 (yazıyla dört) dönemi yaşayan dost ve kardeş ülke Pakistan halkına baktığınızda yüzlerindeki gülümsemeyi görebiliyorsunuz. Gerçekten gülümsüyorlar, ve gerçek gülümsüyorlar. Zaten dost ve kardeş ülke Pakistan gerçekleri yaşayan bir ülke. Yalan yok onlarda, pek bir samimi ve içtenler. Yok demeyi bilmezler, diyet kola istediğinizde diyet kola yoksa yok demezler, normal kolanın içine tatlandırıcı atarlar öyle getirirler. Hmmm, içtenliklerini anlatamamış olabilirim ama olsun, bu da böyle bir anımdır işte...

Devrim diyorduk?
Devrim için getto şart.[Daha önce kimse bu kadar açık ve net söylememişse kendimi kutluyorum] İnsanlar televizyon seyredecek, %0.0027lik bölüme özenecek, neden bizim böyle birşeylerimiz -artık o herneyse- yok diyecekler, internetleri olacak, arkadaşlarıyla siyasi meseleleri tartışacaklar, forumlarda birbirlerine küfür edecekler, neden biz hergün ekmek ve mercimek çorbası içiyoruz ki, çapli kebab, şami köfte yemiyoruz, ben de kola içmek istiyorum [hahah, bunu kandırmak için söyledim, kola heryerde], artık yeter! diyecekler.

Arkadaşlarım, Dostlarım, Yoldaşlarım, Mücahidin, Ey Pencaplılar, Sindiler, Beluciler, Patanlar, Potohariler ve Gilgit Baltistanlılar, ve dahi Azad Cemmu Kaşmirliler;
Hayatı boyunca bir kez şapli kebap yemiş bir insanı bu tat çok mutlu ediyorsa, bu tat o insana 5 yıl boyunca yetiyorsa ne yapabilirsin?
Hatta hayatı boyunca şehre inmemiş bir insanı bir kez bir günlüğüne büyük bir şehre götürsen ve sonra köye döndüğünde bunu 10 yıl boyunca anlatan bir insanın mutluluğunu nasıl bozacaksın?
Hayatı boyunca televizyon diye birşeyden haberi olmamış, elektrik ve içme suyu konusunda en ufak bir fikirleri bile olmayan  insanları nasıl bilgilendireceksin?

Zor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder